Teknolojinin Zararları

Günümüzde en sık rastlanan ve en fazla iş gücü kaybına neden olan ortopedik hastalıklarından başında bel ağrıları geliyor. Yaş ve cinsiyet fark etmiyor bel ağrıları pek çoğumuzu yaşantımızın bir döneminde mutlaka etkisi altına alıyor. Masa başında çalışanlardan gençlere ev hanımlarından eğitmen sporculara kadar hemen herkes bel ağrısından yakınıyor. Bel ağrılarının çok farklı sebebleri bulunmakla birlikte teknolojik gelişmelerin artmasıyla beraber hareketsiz yaşam, ağrılarının oluşmasına yol açıyor. Özellikle bilgisayar teknolojisi gelişme kaydettikçe bilgisayar başında geçirilen süre her geçen gün artmakta bu hareketsiz yaşama birde uygun olmayan vucut postürü eklenince bel, sırt ve boyun ağrılarında artış görülmektedir. Yatarak veya uygun olmayan koltuklarda kötü pozisyonda oturararak kullanlan Laptoplar gençlerde görülen bel ağrısı sebebleri arasında ön sıralarda yer almaktadır. Yapılan bir çalışmada dünya nufusunun yaklaşık %75’inin yaşamlarının herhangi bir döneminde bel ağrısı yakınması ile hekime başvurduğu tespit edilmiş.

karpeltunel_bBel ağrısı çok değişik hastalıklardan kaynaklanabilir. Genellikle bel kaslarının veya omurgadaki bağların zorlanmasından oluşan ağrılar kas – iskelet sisteminden kaynaklanıyor. Çok nadir olarak bel ağrıları omurga eklemlerinin iltihabı veya tümör gibi ciddi nedenlerle de oluşabiliyor. En sık olarak gördüğümüz kas ve bağların tutulumuna bağlı oluşan mekanik bel ağrısı dediğimiz ağrılar. Ayrıca çeşitli psikososyal faktörlerde de hastalığın meydana gelmesine sebep olabiliyor. Bel ve sırt ağrılarının giderilmesinde tedavi planlamasında en önemli nokta, mevcut şikâyetlerinin tekrarını engellemek ve hastanın yaşam kalitesini artırabilmek. Prensip olarak cerrahi müdahale son çaredir. İstirahat, ağrı kesiciler, kas gevşetici ilaçlar ile geçirilemeyen ağrılarda fizik tedavi uygulamaları etkili olmaktadır. Ancak bozuk postür ve yanlış alışkanlıklar devam ettiği sürece bu ağrıların tekrarlanması kaçınılmazdır. Özelikle masabaşı oturarak çalışan kişilerde bel ve sırt kaslarının tüm gün ayakta çalışanlara oranla daha fazla zayıfladığı tespit edilmiş. Bu nedenle oturarak çalışanlarda ilk aşamada ağrı sebebinin ortadan kaldırılması, ikinci aşamada da ağrının tekrarının önlenmesi için sırt-bel ve karın kaslarını güçlendirici egzersiz uygulamalarına özendirilmesi önemlidir. Doğru oturma, doğru sandalye seçimi ile başlar bel destekli oturma yüksekliği kişiye göre ayarlanabilir sandalye seçilmelidir. Sandalye yüksekliği; ayaklarımız yere bastığında dizimizin 90 derece açı yapacak konumda olması ile ayarlanmalıdır. Eğer laptop veya tablet PC kullanıyorsak bunların göz hizasından çok aşşağıda olması boynumuzun sürekli Aşağı doğru eğilmesi boyun ağrılarını artıracağından bu gibi cihazların altına destek konularak gözümüz ile doğru açıya getirilmesi önemlidir. Masa üstü monitörün üst kenarının göz hizamızda olması boyun ağrılarından korunmada önemlidir.

Ağrıların tekrarlamasını önlemek için omurga kemiği ve disklere binen yüklerin önlenmesi önemlidir. Bu nedenle omurga çevresi kaslarımızın güçlendirilmesi çok önemlidir. Özellikle yüzme ve pilates sırt bel ve karın kaslarının güçlendirilmesinde oldukça önemli bir yere sahip 2 spordur. Haftada 2 gün birer saat bu sporlardan biri ile uğraşmak bu ağrıların oluşmasını önler.

Teknolojinin neden olduğu diğer bir sorun da Karpal Tünel sendromudur. Karpal Tünel Sendromu: El parmaklarının hareket ve hissinin sağlanmasında önemli bir rolü bulunan ve median sinir olarak isimlendirilen yapının el bileği hizasında sıkışmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Sinir sıkışmaları içinde en sık görülen rahatsızlıktır. Median sinir el bileğinin iç kımında parmakları hareket ettiren tendonlar ile beraber karpal tünel denen dar bir alan içinden geçer. Görevi başparmak, işaret parmağı ve orta parmağın iç yüzünün tamamı ile yüzük parmağının iç yüzünün dış yarısının hissetmesini sağlamaktır. Ayrıca parmak-ların ince bir takım hareketleri yapmasını sağlayan kasların çalışmasında da rol alır. Sinirin karpal tünel içinde bir şekilde uzun süreli basınca maruz kalması karpal tünel sendromuna neden olur.

Karpal tünel sendromu daha çok kadınlarda ve 40-60 yaş arasında daha sık görülür. Çoğunlukla belirgin bir sebep bulunamaz. Özellikle el bileğinin sürekli bükülü pozisyonda kaldığı durumlarda (klavye, mause kullanmak vb.) veya el ve el bileğine sürekli yük binen işlerde çalışanlarda daha sık görülür. Ayrıca şeker hastalığı, romatoid artrit, hipotroidi, aşırı şişmanlık, gut gibi diğer başka problemlerin etkisiyle de ortaya çıkabilir. Gebelik döneminde vücud sıvılarının artması karpal tünel içinde basınç artışına bu da geçici olarak karpal tünel sendromu belirtilerinin oluşmasına yol açabilir. Başlangıç döneminde ilk bulgular genellikle elde güçsüzlük, çabuk yorulma ve özellikle ilk üç parmakta karıncalanma hissidir. İlerleyen dönemlerde ağrı şiddetlenirken parmaklarda uyuşmaların başladığı görülür. Ağrı ve uyuşukluk hissi genellikle geceleri hastayı uykudan uyandıracak kadar şiddetli olabilir ve belirtiler hasta ellini salladığında ve bileğini hareket ettirdiğinde azalır. Çok ilerlemiş vakalarda baş parmak tabanı etrafındaki kaslarda erime ve buna bağlı başparmakta güçsüzlük ortaya çıkar. Parmaklardaki his kaybı nedeni ile ağrı ve acı hissi de olmadığından hasta fark etmeden parmaklarını yakabilir veya kesebilir. Klinik bulgular ve hastanın şikayetleri genellikle teşhis için yeterlidir. Ancak kesin teşhis için sinir içindeki elektrik sinyallerinin taşınıp taşınmadığını gösteren EMG (elektromyografi) tetkiki de mutlaka yapılmalıdr.

Başlangıç döneminde el bileği hareketlerinin kısıtlanması ve alınacak antiinflamatuar ilaçlar semptomları hafifletebilir. Birkaç ay süresince geçmeyen ve konservatif önlemlere rağmen devam eden karpal tünel sendromlarında ameliyat gerekir. Avuç içi – elbileği arasında yapılan 3 cm lik kesi ile karpal tünele ulaşılır ve tünelin çatısını oluşturan transvers karpal ligament tamamen kesilerek karpal tünel açılır. Böylelikle sinir etrafındaki basınç ortadan kaldırılmış olur. Şikayetler hemen geçmeyebilir. ilk aydan sonra şikayetlerde belirgin bir azalma hissedilir. İyileşme dönemi sinirdeki hasara bağlı olarak 3-6 ay arasında değişebilir. Bazı çok ağır ve geç kalınmış olgularda ameliyattan sonra şikayetler azalmakla beraber tam olarak ortadan kalkmayabilir. Hastanın sigara içmesi, yeterince beslenmemesi, ileri yaşta olması gibi faktörler cerrahi tedaviden alınacak sonucu olumsuz olarak etkiler.

Prof. Dr. ÖZGÜR ÇETİK
Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı

Written by Prof. Dr. Özgür ÇETİK

1973 yılında Giresun’da doğan Prof. Dr. Özgür ÇETİK, Eğitimini 1995 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi, 2000 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji ve 2007 Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi doçentliğini tamamlayarak , 2013 Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde profesör unvanı almıştır. Dr.Çetik; 1996 – 2000 İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Araştırma Görevlisi, 2001 – 2002 Özel Avrasya Hastanesi, İstanbul Uzman Hekim, 2002 – 2007 Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent, 2002 – 2003 Bingöl SSK Hastanesi, 2002 – 2003 Diyarbakır 600 yataklı Asker Hastanesi, 2008 – 2011 Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doçent ve 2011 yılından beri Acıbadem Sağlık Grubu’nda Ortopedi ve Travmatoloji Profesörü olarak görev yapmaktadır. Dr.Çetik evli ve 2 çocuk babasıdır.